Halk arasında yaygın kullanılan bir tamlama olan aşağılık kompleksini daha iyi anlamak için Alfred Adler‘in (1870-1937) kuramına göz atmak gerekiyor.
Adler’e göre biz, aşağılık duygusuyla dünyaya geliyoruz. Yetersiz ve savunmasız olarak doğduğumuz için oluşan aşağılık duygumuz, yetişkinlerle etkileşime girdikçe artmaya başlıyor.
Biz bu aşağılık duygusuyla birlikte zayıf yönlerimizin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Adler bu durumu ödünleme olarak tanımlıyor.
Adler, aşağılık duygusuna kötü bir anlam yüklemiyor. Ona göre aşağılık duygusunu ödünlemeye çalışmamız hayattaki temel motivasyonumuzu oluşturuyor ve bizi yetişkinliğe hazırlıyor.
Bazılarımız aşağılık duygusunu o kadar yoğun yaşıyor ki o duyguya saplanıp kalıyor ve aşağılık kompleksi geliştiriyor. Bu kompleksin oluşmasında ailenin ve çevrenin büyük rolü bulunuyor.
Ebeveynlerinin ve akranlarının zorbalığına maruz kalan, güveni zedelenen ve başarısız hissettirilen kişilerin aşağılık kompleksi geliştirme olasılığı yüksek görülüyor.
Aşağılık kompleksi olanlar değersizlik, yetersizlik ve kıskanma duygularını yoğun şekilde yaşayabiliyor. Olumsuz duyguları nedeniyle kendilerini gizlemeye yatkın olan bu kişiler zamanla yalnızlaşabiliyor.
Siz de buna benzer bir durum içindeyseniz duygularınızı ve sosyal ilişkilerinizi düzenlemeniz için psikolojik destek almanızı öneriyorum. Sağlıklı günler.
0 yorum