Ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkan monogenik diyabete MODY, deniyor. Monogeni tek genin neden olduğu durumu ifade ediyorken MODY (Maturity-Onset Diabetes of Young), monogenik diyabeti belirtmek için kullanılıyor. MODY tanısı alan kişilerde tipik olarak ailede birbirini takip eden nesiller boyunca diyabet öyküsü görülüyor. MODY’nin çoğu formuna otozomal dominant gen Devamı…
Diyabetlilerde fiziksel aktivite daha iyi glisemik kontrol, azalmış insülin direnci, kan basıncı dengesi ve ağırlık kaybının sürdürülmesine katkı sağlıyor. Koşu ve yürüyüş gibi aerobik egzersizler hem tip-1 hem de tip-2 diyabette periferik nöropati gelişimini yavaşlattığı biliniyor. Periferik nöropati, çevresel sinir sistemindeki sinir liflerinin hasar görmesi sonucunda ortaya çıkıyor. Yapılan çalışmalarda Devamı…
Diyabetli bireylerde kalp-damar hastalıkları riski sağlıklı bireylere göre daha yüksek görülüyor. Tıbbi beslenme tedavisi, diyabet yönetiminde en önemli bileşen olarak kabul ediliyor. Diyabetle yaşayan bireylerde sağlıklı beslenme ile kardiyovasküler sağlığı iyileştirmek mümkün gözüküyor. Kalp sağlığına uygun bir diyete bağlı kalmak, düzenli egzersiz yapmak, tütün ürünlerinin kullanımından kaçınmak, sağlıklı vücut ağırlığının Devamı…
Spinal musküler atrofi (SMA), ilerleyici kas atrofisi, zayıflığı ve felci ile karakterize otozomal resesif geçişli bir grup nöromusküler hastalığı içeriyor. Bu hastalıkta SMN-1 isimli genin mutasyonu sonucunda yutma ve beslenme güçlüklerine solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilen kas atrofisi ve zayıflığı görülüyor. Kas güçsüzlüğünün görülmesine bağlı olarak gerçekleşen beslenme sorunları, hastalığın Devamı…
Prebiyotikler sindirilemeyen diyet lifleri olarak biliniyor. Bağırsaklarımız milyarlarca canlı bakteri içeriyor. Prebiyotikler bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin büyümesini uyarıyor. Prebiyotiklerden bağırsaklarımızdaki bakterilerin fermantasyonundan sonra sağlığa yararlı etkileri olan kısa zincirli yağ asitleri üretiliyor. Yapılan bazı hayvan deneyleri prebiyotiklerin ve probiyotiklerin insülin direnci ve hiperglisemiyi önlediğini gösteriyor. Çeşitli diyet lifleri ve karbonhidratların insüline dirençli genler Devamı…
Diyabetli bireylerde genel popülasyona göre ameliyat sonrası komplikasyon riskinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Bu durum diyabetle yaşayan bireylerde ameliyat öncesi ve sonrası takibin iyi yapılmasını gerektiriyor. Özellikle enfeksiyon diyabetli bireylerde ameliyat sonrası komplikasyon riskini artırarak hastanede kalış süresini uzatıyor. Ameliyat öncesi hastaneye yatışı yapılan diyabetli bireylerin enfeksiyon riskini azaltmak için Devamı…
Diyabetli çocuk ve adölesanların beslenme tedavisinde ve eğitiminde karşılaşılan zorluklar genelde yaşla ilişkili olarak görülüyor. Genel olarak çocukluk çağında diyabet uzun gece uykuları, öngörülemeyen fiziksel aktiviteler ve yeme davranışları, sık geçirilen enfeksiyon hastalıkları gibi faktörlerden dolayı yetişkin diyabetinden farklı olarak karşımıza çıkıyor. Okul öncesi dönemindeki çocuklar diyabet bakımının tüm yönleriyle Devamı…
Tip-2 diyabetin yönetiminde ağızdan alınarak kullanılan oral anti-diyabetikler, pankreastan insülinin salgılanmasını artıran, insülinin etkisini düzenleyen veya glukoz emilimini yavaşlatan ilaçlara deniyor. Bu ilaçlarla birlikte diyetisyen denetiminde hazırlanan ve içinde takip görüşmelerinin olduğu tıbbi beslenme tedavisi, kan şekeri kontrolünü kolaylaştırıyor. Diyabetle yaşayan bireylerde karbonhidrat alımı zamanı ve miktarı önem taşıyor. Günlük Devamı…
Diyabetle yaşayan bireylerde görülen sinir hasarı, bacaktaki arter hastalığı ve enfeksiyon ile bir araya geldiğinde diyabetik ayak ülseri (DAÜ) oluşabiliyor. Beslenme, yaş, ilaçlar, sigara, ödem ve hastalık durumu gibi birçok faktörün etkili olduğu yara iyileşmesi, diyabetik ayak söz konusu olduğunda dinamik bir süreci ifade ediyor. Diyabetli bireylerin glisemik kontrolünü sağlamada Devamı…
Beslenme tedavisi diyabet yönetiminde büyük önem taşıyor. Tıbbi beslenme tedavisinde karbonhidrat türü ve miktarı diyabetli bireyin beslenme alışkanlıklarına, hedeflenen kan glukoz ve lipit düzeylerine göre ayarlanıyor. Diyabet Tanı ve Tedavi Rehberine göre, günlük enerji gereksinmenizin %45-%55’i karbonhidratlardan gelmesi vurgulanıyor. Bu, karbonhidrat alımının kişiye göre değiştiğini gösteriyor. Günlük 130 gramın altında Devamı…
Canlıların üzerinde, içinde ve çevresinde yaşayan bakteri, virüs, mantar ve arkea gibi mikroorganizmaların tamamına mikrobiyota adı veriliyor. Yararlı mikroorganizmalar içeren probiyotikler, mikrobiyota profilini değiştiriyor. Öte yandan bu mikroorganizmaların insülin duyarlılığını iyileştirdiği¹ belirtiliyor. Yapılan çalışmalar² tip-2 diyabetle mikrobiyotanın bağlantılı olabileceğini gösteriyor. Mikrobiyota bileşimi, insülin direnci gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına Devamı…
Beslenme tedavisi, tip 1 ve tip 2 diyabet yönetimi için temel bileşen olarak karşımıza çıkıyor. Diyabette tıbbi beslenme tedavisinde diyetisyenler birinci basamakta yer alıyor. Diyetisyen tarafından beslenmesi yönetilen diyabetlilerin uzun vadede daha iyi metabolik kontrol sağladığı biliniyor. Yapılan bir çalışma¹ diyabette tıbbi beslenme tedavisinin bireylerde tokluk kan şekerini ve kolesterol Devamı…
Diyabet dendiğinde akla ilk gelenlerin başında ara öğünler yer alıyor. Oysa diyabetli bireylerde ara öğün gereksinimi, kullanılan insülinin çeşidine ve pik saatine göre değişiyor. Actarapid gibi bazı insülinler kullanılıyorken ara öğün yapılması gerekiyor. Humolog gibi insülinlerdeyse ara öğün bireyin tercihine, kan şekeri düzeyine ve yaşam biçimine göre değişebiliyor. Peki ara Devamı…