Psikiyatri tarafından kas dismorfisi olarak adlandırılan bigoreksiya, kas kütlesini artırmak için yoğun fiziksel ve zihinsel çaba harcaması olarak tanımlanıyor. Bigoreksiyası olan bireyler normal vücut ağırlığında ve kaslı olmalarına rağmen kendilerini zayıf, çelimsiz ve yetersiz görüyorlar.

Yeteri kadar kaslı olmadıklarını düşündükleri için kaygılanabilen bigoreksiyalı bireyler sakatlanma ve kronik yorgunluk gibi fiziksel sorunlara rağmen kas kütlelerini artırmak için yoğun antrenmanlara devam ettikleri gibi besin takviyelerine de çok miktarda para harcıyorlar.

Egzersiz ve diyet programlarına uyamadıkları zaman suçluluk hisseden bigoreksiyalılar planlarına uymak için sosyal ilişkilerini kısıtlayabiliyor, diğer sorumluluklarını aksatabiliyor ve işlerini kaybedecek duruma gelebiliyorlar.

Bigoreksiyası olan bireylerin sosyal hayatlarını sekteye uğratan diğer faktör de çarpık beden algıları oluyor. Yeteri kadar kaslı olmadıklarını düşünerek vücutlarını gizlemek istiyorlar. Örneğin; buluşmalara katılmama ve denize girmeme gibi…

Beden dismorfik bozukluğunun alt türlerinden biri olan bigoreksiyaya çoğunlukla psikoterapi ile müdahale ediliyor. İlaç tedavisi ise nadiren veya psikoterapiye destek olarak kullanılıyor. Sağlıklı günler.
Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi siz de paylaşın!
2020 yılında en çok okunan psikoloji yazıları – Momentum · 13 Aralık 2020 20:30 tarihinde
[…] Bigoreksiya: “Yeteri kadar kaslı değilim!” […]