Küresel çapta tüketilen en yaygın içeceklerden biri olan çay, Camellia sinensis bitkisinden elde ediliyor. Çayın bağımlılık yapıcı özelliklere sahip olabileceğini ve fazla miktarda çay içmenin sağlığa yarar sağlamaktan çok zarar verebileceğini ifade eden yazılara rastlıyoruz. Peki bu doğru mu?
Çay, psikoaktif bir madde olarak kabul edilen kafein içeriyor
1 kupa siyah çay 35-44 mg kafein içeriyor. Bu miktar, mate çayında 70 mg’lara çıkıyorken diğer pek çok bitki çayında 1-2 mg’ı geçmiyor. Kafein, merkezi sinir sistemini rahatlatan adenozin adlı maddeye kimyasal açıdan benziyor. Kafein, beyinde bulunan adenozin reseptörlerine bağlanarak buralara adenozinin bağlanmasını engelleyebiliyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan adenozin eksikliği, beyin hücrelerinin yorgun olunduğuna dair sinyal vermesini¹ engelliyor.
Düzenli olarak kafein almanın beyin hücrelerinin kafein tarafından bloke edilen molekülleri telafi etmek için daha çok adenozin reseptörü üretmesine neden olabileceği tahmin ediliyor. Zamanla bu, daha fazla miktarda çaya ihtiyaç duyulması anlamına gelebiliyor: Çayı aniden bırakırsanız yoksunluk belirtileri yaşamanıza neden olabilir. Bununla beraber baş ağrısı, odaklanma güçlüğü, öfke ve tükenmişlik hissi de yaşayabilirsiniz. Bu semptomlar çayı diyetinizden çıkardıktan 12-24 saat sonra ortaya çıkarak 9 güne kadar sürebilir. Semptomların şiddeti genellikle ilk 9 gün içinde zirve yapsa da sonrasında kademeli olarak¹ azalacaktır.
Çalışmalar düzenli olarak kafein tüketen bireylerin bağımlılık benzeri semptomlar geliştirebileceğini¹ gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü‘nün kafein bağımlılığını bir sendrom olarak kabul ediyor. Öte yandan Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) kafein bağımlılığını madde bağımlılığı olarak sınıflandırmıyor.
Çayın bağımlılık yapıcı özellikleri hakkında sonuçlara varılmadan önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Konuya ilişkin geniş bilgi için hekiminizle ve uzman diyetisyeninizle görüşün. Keyifli ve sağlıklı günler diliyorum.
¹healthline.com/nutrition/can-you-get-addicted-to-tea
0 yorum