Meditasyon, insanların yüzyıllardır zihnin işleyişinde değişiklikler meydana getirmek amacıyla kullandığı yöntemlerden biridir.
Nefese odaklanan Uzakdoğu meditasyonu, Sufi’lerin seması, tesbih çekme, mantralar, zikirler, davul ritmiyle kendinden geçme ve dua etme gibi tekniklere dayanan meditasyonlar kültürden kültüre, zamanla değişse de son yüzyılda modern yaşamın yol açtığı stresi yönetmek için kullanılmaktadır.
Meditasyonun insan bedenini nasıl etkilediği merak edilmiş ve yapılan çalışmalarda insanın sempatik sinir sistemini yavaşlattığı sonucuna ulaşılmıştır. Bedenin kendini savunması için gerekli olan sempatik sinir sistemi, ani bir olay karşısında çalışmaya başlar ve bizim stres tepkileri dediğimiz bedensel belirtileri ortaya çıkarır.
Bu nedenle meditasyon yaparken;
- kalp atış hızı azalır,
- metabolizma hızı düşer,
- solunum yavaşlar,
- kaslar gevşer,
- beynin dinlenme durumunda ortaya çıkan alfa dalgaları artar,
- stresle ilgili kimyasal olan laktik asitin kandaki oranı azalır.
Yukarıda bahsedilen fizyolojik etkileri sebebiyle meditasyon teknikleri, psikoterapistler tarafından anksiyete bozukluklarında kullanılabilmektedir.
Bedensel rahatlamanın yanında düzenli olarak meditasyon yapan kişiler; duyularının daha çok farkında olduklarını, güçlü duygular yaşadıklarını, zamansızlığı deneyimlediklerini ve dinginlik hissettiklerini ifade etmektedirler.
Bir yanıt yazın