Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor ve bu oranın artmaya devam etmesi bekleniyor. 2050 yılına kadar dünyadaki her on kişiden yedisinin büyük şehirlerde yaşayacağı tahmin ediliyor.
Pek çoğumuz yaşamımızın önemli bir kısmını beton binalarda geçiriyoruz. Sayısız avantajları bulunan büyük şehirlerde yaşamak bir o kadar da psikolojik riskler taşıyor. Kırsal alanlarla kıyaslandığında kent yaşamının duygu durum bozuklukları, kaygı ve depresyon riskini beraberinde getirdiği biliniyor.
Yapılan çalışmalar deniz kıyısı, orman ve diğer kırsal bölgeler gibi doğal ortamlarda vakit geçirmenin amigdala aktivitesi üzerinde olumlu etkilerinin bulunduğunu gösteriyor. Sinir sisteminin bir parçası olan amigdala, duygu ve hislerin kontrolünü sağlıyor.
Buradan çevre ile etkileşimin duygu durumunu iyileştirdiği sonucu çıkıyor. Orman banyosu adı verilen bu aktivite ağaçları, yaprakları ve kuşları gözlemlemenizi; rüzgârın, yaprakların ve kuşların sesini duymanızı; toprağın, ağaç kabuğunun ve yaprakların dokusunu algılamanızı; havanın, yaprakların ve çiçeklerin taze kokusunu almanızı hatta çam yapraklarının tadını almanızı sağlayarak anda kalmanıza destek olacaktır.
0 yorum