Vücuttaki enerji akışında değişiklik uyandırmak için ayak tabanlarına baskı yapılarak uygulanan bir yöntem olan refleksolojide genellikle ayaklar nadiren de eller üzerinde çalışıyor.
Refleksolojinin ilk olarak nerede ve ne zaman uygulandığı kesin olarak bilinmiyor olsa da yaklaşık 5000 yıl önce Çin’de ortaya çıktığı düşünülüyor. Refleksoloji uyguladığı bilinen ilk sağlıkçı, bölge tedavisi teorisini ortaya koyan Dr. William Fitzgerald‘dır. 1930’larda bir fizyoterapist olan Eunice D. Ingham, Fitzgerald’ın bölge teorisi üzerinde kendi uyarlamalarını yapıp ayaktaki basınç noktalarının vücudun ilgili organlarını yansıttığını varsaymıştır. Bulgularını 1938’de belgeleyerek bugünkü refleksolojinin temelini oluşturmuştur.
Ayaklardaki belirli bölgelere başparmak ve işaret parmağı ile basınç uygulanarak yapılan refleksoloji uygulamasının iç organlarda, hormonal bezlerde ve vücudun farklı bölgelerinde etki oluşturduğu düşünülüyor.
Refleksoloji, yüzeysel temas, ayağın belirli kısımlarına daha derin baskı ve tırtıl benzeri hareketlerden oluşuyor bu açıdan bakınca ayak masajından farklı bir uygulama olarak kullanılıyor.
Refleksolojinin stres ve gerilimi azaltmaya, vücudun kan akışını iyileştirmeye, doğum öncesi ve sonrasındaki rahatsızlıkları azaltmaya yardımcı olduğu ve ağrı, migren, kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi birçok durumda faydalı olduğu düşünülüyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirdiği, uyku kalitesini iyileştirme ve yara iyileşmesini hızlandırdığı iddia ediliyor.
Apandisit, tansiyon sorunları, karaciğer sirozu, soğuk algınlığı, diyabet, fıtık, kısırlık, sarılık, zatürre, sırt problemleri, migren ağrıları, sinüzit, omuz ağrıları, sindirim sorunları ve tümör varlığı gibi birçok durumda kullanılabiliyor.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için fizyoterapistiniz ile görüşün. Sağlıklı ve keyifli günler diliyorum.
0 yorum