İnsülin direncinin ilerleyerek insülin salınım bozukluğuna zemin oluşturması sonucu gelişen hastalığa tip 2 diyabet adı veriliyor.
Ülkemizde ve küresel çapta görülme sıklığındaki artış nedeniyle tip 2 diyabet hem birey hem de toplum sağlığı açısından risk oluşturuyor. Tip 2 diyabet nedir, kimlerde görülür, riskler nelerdir gelin birlikte inceleyelim.
Tip 2 diyabet genellikle 30 yaş ve üzerinde, hafif kilolu veya obeziteli ve ailesinde tip 2 diyabet geçmişi olan kişilerde görülüyor. Başlangıcı genellikle asemptomatik olan bu diyabet türü aynı zamanda yavaş ilerleyebiliyor.
Tip 2 diyabetin klinik bulgularına baktığımızda idrarla glikoz atımı (glikozüri), yorgunluk, sık idrara çıkma (poliüri), ellerde ve ayaklarda karıncalanma ve açlık hissinde artış karşımıza çıkıyor.
Açlık kan şekerinin ≥126 mg/dL, tokluk kan şekerinin ≥200 mg/dL ve HbA1C değerinin ≥%6.5 çıkması ise tip 2 diyabetin tanı kriterlerini oluşturuyor.
Diyabetli bireylerde kan şekeri dengesi sağlanamadığında hipoglisemi, hiperglisemi, diyabetik ketoasidoz, diyabetik non-ketotik koma, nefropati, nöropati, retinopati gibi komplikasyon riskleri artıyor. Bu riskleri azaltmada ve kan şekerini dengelemede tıbbi beslenme tedavisi elzem rol oynuyor.
Tip 2 diyabette ilaç veya insülin tedavileri, tıbbi beslenme tedavisi, fiziksel aktivitenin yanı sıra bireye ve ailesine diyabet eğitimi de verilmesi gerekiyor.
Tip 2 diyabet genellikle beslenmedeki hatalar dolayısıyla oluştuğundan bireylerin beslenmelerinin diyetisyen tarafından sıkı bir şekilde takip edilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor.
Kan şekerinizi takip edin, kullanıyorsanız insülin ve ilaç tedavilerinizi aksatmayın ve diyetisyeninizin beslenme ile ilgili yönlendirmelerini ihmal etmeyin. Detaylı bilgi ve merak ettikleriniz için hekiminize ve diyetisyeninize danışın. Sağlıklı ve keyifli günler diliyorum.
0 yorum