Transhümanizm bilimi ve teknolojiyi kullanarak insanın biyolojik sınırlarını aşmayı amaçlayan felsefi ve bilimsel düşünce akımlarını temsil ediyor.
Peki insanın biyolojik sınırlarını aşmak ne demek? Transhümanizm temelde insan bedenini güçsüz, sakatlanan, yaşlanan, insanın gelişimini ve evrimini yavaşlatan bir varlık olarak görüyor. Bedene ait bu olumsuz özellikleri ve etkilerini ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Transhümanistlerin düşünceleri farklılık gösterebiliyor. Bazıları teknolojiyle;
- çaresini bulamadığımız hastalıkların ve sakatlıkların önüne geçebileceğimizi,
- yaşlanmanın fiziksel ve zihinsel etkilerini azaltabileceğimizi,
- dikkat, hafıza, algı gibi bilişsel becerilerimizin geliştirilebileceğini,
- yorulmayan ve sakatlanmayan “mükemmel” bedenlerle fiziksel kapasitemizi artırabileceğimizi,
- böylece daha eşit kapasitelere sahip insanlar olabileceğimizi ifade ediyor.
Bazı transhümanist düşünürler ise yaşlanmayı ve ölümü insanın gelişimi ve evrimi önünde bir engel olarak görüyor. Başka bir deyişle son noktada yaşlanmayı durdurmak ve ölümsüzlüğe ulaşmak temel amaçları oluyor. Transhümanistlere göre bunun yolu genetik mühendislik, biyoteknoloji ve yapay zeka gibi araçları geliştirmekten geçiyor.
Transhümanist düşüncelerin nihai hedefi bilinci güçsüz ve ölümlü insan bedeninden “özgürleştirerek” değiştirebilen, tamir edilebilen ve geliştirilebilen biyonik bedene aktarmak oluyor.
Transhümanist düşünceler hayal gibi gözükse de insanlık tarihi boyunca kullandığımız teknolojiler transhümanist düşüncenin bir yansımasını oluşturuyor. Değnekler, gözlükler, diş implanltarı, lensler, protezler, yapay organlar, … Bunların birçoğunu hayatımıza dahil etmekte sorun yaşamıyoruz gibi gözüküyor.
Trashümanist düşünce birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor:
- Teknolojiyle donatılan, siber, android ve biyonik bedenler “insan” olarak tanımlanabilecek mi?
- Söz konusu teknolojilere kimler erişebilecek. Yalnızca sermaye sahipleri mi faydalanabilecek?
- Teknolojinin ve bedenlerin bu kadar değişmesi işgücü piyasasını nasıl etkileyecek? Ayrımcılık ve işsizlik artabilir mi?
- Biyolojik bedene sahip insanlarla teknolojik bedenler arasında hiyerarşi ve çatışma ortaya çıkar mı?
- Transhüman bedenlerin askeri amaçla kullanılması otoriter rejimleri güçlendirir mi?
- Bu teknolojilerin yönetimi bir grup veya şirkette toplandığında transhüman bedenleri onlar yönetebilir mi?
- Yapay zekayla birlikte bu bedenler kontrolden çıkabilir mi?
- İnsanın teknoloji aracılığıyla hızla evrimleşmesi biyolojik ve kültürel kimlik krizleri yaratır mı?
- Transhümanizmin inşa ettiği bedenler duygu ve ruh gibi insana ait süreçleri dışlayacak mı?
Transhümanist düşünceler heyecan verici ve kaçınılmaz gözüküyor. Transhümanizmin getirdikleri bir kurtuluş mu yoksa insanlığın sonu mu olacak? Orta bir yol mümkün mü? Bu soruları cevaplamak mümkün olmasa da teknolojik gelişmelere temkinli yaklaşmak gerekiyor.
Bir yanıt yazın