Varoluşçu psikoterapi Friedrich Nietzsche, Soren Kierkegaard ve Martin Heidegger gibi düşünürlerin katkı sağladığı varoluşçu felsefe akımından besleniyor. Varoluşçuluğun terapilere uygulanması ise Otto Rank ile başlıyor.
İnsanı bir bütün olarak ele alan varoluşçu psikoterapi tüm insanların;
- ölüm,
- özgürlük ve sorumluluk,
- varoluşsal yalıtım,
- anlamsızlık gibi temel olgularla etkileşime geçtiklerinde içsel bir çatışma yaşadıklarını varsayıyor. Bu dört temel olgu dünyada olmanın bir koşulu olarak tüm insanları etkiliyor.
Yukarıdaki olgulardan biriyle yüzleşmek insana varoluşsal kaygı denen duyguyu hissettiriyor. Varoluşçu psikoterapistler bu kaygının fiziksel, psikolojik, sosyal ve ruhsal farkındalığı azalttığı için uzun vadede önemli sorunlara yol açabileceğini düşünüyor.
Varoluşsal kaygımızı ve iç çatışmalarımızı sonucunda aldığımız kararlar, nihayetinde bizim mevcut ve gelecekteki koşullarımızı belirliyor. Bu nedenle varoluşsal terapi sahip olduğumuz sınırlar ve ölümlülük ile fırsatlar ve seçenekler arasında bir denge aramamıza yardımcı olmayı amaçlıyor.
Yas ve kayıp yaşantısınız varsa, ölümle yüzleşmişseniz, önemli yaşamsal kararlar verdiğiniz bir dönemdeyseniz varoluşçu psikoterapi desteği alabilirsiniz.
0 yorum