Psikoseksüel gelişim, Freudyen yaklaşıma göre kişiliğin gelişimini ifade ediyor. Psikoseksüel gelişim, cinsel dürtünün doyurulmasıyla ilerliyor.
Cinsel dürtü yalnızca cinsel faaliyetlerle değil haz içeren her türlü duyumla ilişkilendiriliyor. Cinsel dürtünün yarattığı enerjiye ise libido deniyor. Bebeklerin biyolojik olarak olgunlaşmasıyla beraber libido da yer değiştiriyor ve farklı beden bölgelerinde yoğunlaşıyor.
Bebekliğin ilk dönemlerinde baskın haz bölgesi ağız iken anal bölgedeki kasların olgunlaşmasıyla libido anüse ve üç yaş civarında da genital bölgeye kayıyor.
Psikoseksüel gelişim evreleri bu nedenle oral, anal, fallik, latent ve genital olarak adlandırılıyor. Freud’a göre bu evrelere ait deneyimler yetişkinlikteki eğilimleri ve kişiliği etkiliyor.
Bu evrelerin birinde çocuğun beden bölgesinden haz alması engellenirse veya aşırı doyum alması sağlanırsa libidonun bir kısmı o bölgede kalıyor. Bu duruma saplanma (fiksasyon) deniyor.
Freud’a göre bu gelişim basamaklarında yaşanan saplanma kişilik sorunlarına veya cinselliğin tam olarak gelişememesine yol açıyor.
Döneminde ve sonrasında birçok eleştiriye maruz kalan Freud’un kişilik kuramı, yeni kuramların gelişmesine katkı sağlasa da günümüzde kişiliği değerlendirmek ve analiz etmek için yaygın şekilde kullanılmıyor.
0 yorum