Kaygı veya endişe olarak da isimlendirilen ve belirsizlik karşısında ortaya çıkan hayati bir duyguyu ifade eden anksiyete, karşımızdaki belirsizliğin bizim için bir tehdit olup olmadığını anlamamıza yardımcı oluyor.
Anksiyete ile birlikte birçok bedensel belirti hissediyoruz. Bu belirtiler:
- göz bebeklerinin büyümesi
- nefes hızının artması
- ağız ve boğazda kuruma
- kalp atışının hızlanması
- ellerin soğuması
- vücut sıcaklığının artması
- terleme
- kollarda ve bacaklarda titreme
- sindirim sisteminin yavaşlaması
olarak sıralanabilir. Karşımıza çıkan belirsizlik bizim için tehdit oluşturmuyorsa anksiyete belirtileri zamanla azalıyor.
Karşılaştığımız belirsizliği tehdit olarak algıladığımızda şiddetlenen anksiyete belirtileri, bedenimizi son derece aktif hale getiriyor. Böylece karşılaştığımız tehditlerle savaşma veya onlardan kaçma gücü elde ediyoruz.
Var olan tehdit uzaklaştığında ya da ortadan kalktığında anksiyete belirtileri zamanla azalıyor. Anksiyeteyi tetikleyen olayın ciddiyeti elbette bu belirtilerin ne kadar süreceğini de etkiliyor.
Örneğin yarın gireceğimiz sınava dair belirsizliğin şiddeti ile tüm dünyayı etkileyen ve ne kadar süreceği bilinmeyen bir salgının getirdiği belirsizliğin şiddeti farklıdır. Bu nedenle iki durum için hissedeceğimiz anksiyetenin düzeyi ve ortadan kaybolma süresi de farklılaşıyor.
Toparlayacak olursak anksiyete:
- belirsizlik karşısında otomatik olarak ortaya çıkan,
- hayatta kalmamızı destekleyen,
- doğal bir tepkidir.
Gerçekte herhangi bir belirsizlikle karşılaşmadığınız halde anksiyete belirtileri gösteriyor olabilirsiniz. Bunun nedeni sizin dünyayı algılama ve olayları yorumlama şeklinizdir. Eğer anksiyete belirtileri günlük yaşamınızı önemli derece etkiliyorsa psikolog desteği alabilirsiniz.
0 yorum