İlaç tedavisi ve psikoterapi psikolojik bozukluklar için yaygın olarak kullanılıyor. Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS) ise son zamanlarda yeni bir seçenek olarak adından söz ettiriyor.
Elektrik kullanmadan manyetik alan aracılığıyla nöronların uyarılmasını sağlayan TMS yöntemiyle, başın belirli bölgelerine kısa manyetik darbeler gönderiliyor. Özellikle depresyon gibi bozukluklarda beynin ön bölgesi yani frontal korteks uyarılmaya çalışılıyor.

Görsel: tmstedavi.net
TMS darbeleri cerrahi bir girişim yapılmadan nöronların elektriksel aktivitesini düzenliyor. TMS’nin baş ağrısı ve uygulama sırasında kafa derisinde karıncalanma gibi hafif düzeyde yan etkileri olabiliyor.

Görsel: kemalarikan.com
İlaçtan ve psikoterapiden fayda sağlayamayan depresyon hastaları için umut verici olabileceği tartışılan TMS herkeste aynı etkiyi göstermiyor. Uygulamanın süresi, seans sayısı, kişinin biyolojik ve psikolojik özellikleri gibi süreçler tedavinin etkisinde önemli rol oynuyor.
Çoğunlukla depresyonun için kullanılan TMS’nin obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete bozuklukları, şizofreni ve bağımlılık gibi rahatsızlıklardaki etkisi araştırılıyor.
İlaçsız bir seçenek olması, günlük işlevselliği çok az etkilemesi ve görece hafif yan etkilere sahip olması bakımından avantajlı olsa da TMS herkeste etkili olmayabiliyor. Bunun yanında kalıcılığı hakkında yeteri kadar araştırma bulunmayan TMS’ye erişmek zor ve maliyetli oluyor.
Yeni ve umut verici bir yöntem olarak depresyonun alternatif tedavi seçenekleri arasında yer alsa da her yöntemde olduğu gibi TMS’yi de mucize olarak görmemek gerekiyor. Ruh sağlığı bedensel, sosyal ve psikolojik olarak iyi olmayı kapsadığından tedavi seçeneklerine bütüncül yaklaşmanızı öneriyorum.
Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi siz de paylaşın!