Sosyal medya aracılığıyla lüks tüketimin ve gösterişin ön plana çıktığı biliniyor. Bu platformlarda paylaşılan görkemli hayatlar epey uç pratikler içerebiliyor. Bunlar arasında yenilebilir altın da bulunuyor.
Kendine has görünümü ve maddi değeriyle öne çıkan altın metali yaprak, pul ya da toz formlarında gıda katkı maddesi ve gıda boyası olarak kullanılıyor. Diğer metallerin aksine nemli havada oksitlenmeyen ve paslanmayan altın gıdalara eklenebiliyor. EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) gıdalara eklenebilen altını etiketlerde E-175 koduyla gösteriyor.
Vücut için gerekli bir besin ögesi olmayan, herhangi bir besin değeri ya da sağlık yararı bulunmayan altın katkısı (yenilebilir altın) gıdaların görsel açıdan çekici hâle getirilmesi, süslenmesi amacıyla kullanılıyor.
Estetik amaçla tercih edilen altın katkısı şarap veya likör gibi içkilerde, biftek ve hamburgerlerde, suşi tabaklarında, dondurmalarda, şekerlemelerde, keklerde, kurabiye ve çikolata dekorasyonlarında hatta Türk kahvesinde tercih ediliyor.
Reaktif olmayan bir element olan altın, sindirim sistemi tarafından emilmiyor. Bu sebeple vücut altını kullanmıyor, dışkıyla atılıyor. Bu da altın tüketiminin beslenme ve sağlık açısından hiçbir faydası olmadığını ortaya koyuyor.
Öte yandan sindirim sistemine zarar vermemesi, alerjik tepkimelere neden olmaması ve enfeksiyonlara yol açmaması için güvenilir ve saf altın katkılarının tercih edilmesi gerekiyor.
Beslenmenize, sağlığınıza hiçbir katkı sağlayamayan ve son derece pahalı olan yenilebilir altını tüketmeyi düşündüğünüzde aç olduğu için uyuyamayan, yoksul insanları düşünün. Sağlıklı, dengeli ve keyifli günler diliyorum.
0 yorum