Sanat eserlerine maruz kalındığımızda yaşayabildiğimiz yoğun fiziksel, duygusal ve zihinsel belirtilerin toplamına Stendhal sendromu (Florence sendromu, hiperkültüremi) deniyor.
Stendhal sendromu yaşayanlar bir sanat eseriyle karşılaştıklarında veya kültürel bir gezi sırasında;
- kalp atımının hızlanması
- baş dönmesi
- zihinsel bulanıklık
- konfüzyon
- bayılma
- bilinç kaybı
- oryantasyon bozukluğu
- mide bulantısı
- geçici hafıza kaybı
- dissosiyasyon
- paranoya
- ve halüsinasyonlar gibi belirtileri deneyimleyebiliyor.
Bu sendromu adını 1817’de Floransa’ya yaptığı bir gezi sırasında yukarıdaki belirtilere benzer bir deneyim yaşayan Fransız yazar Stendhal’den alıyor. Fransız yazar, sanat eserleri karşısında yaşadığı atağı kaleme alarak okurlarıyla paylaşıyor.
Stendhal sendromu aslında sanat eserlerinin yanı sıra doğal güzellikler karşısında ve dini seyahatler sırasında da gözlemleniyor. Uzun bir yolculuk sonrası Roma’ya ve Mekke’ye ulaşan hacılar da bu sendromu yaşayabiliyor.
Birçok belirtiyle kendini gösteren Stendhal sendromu bir hastalık veya bozukluk olarak tanımlanmıyor. Bu sendrom belli başlı belirtilerin bir arada ortaya çıktığı psikolojik bir durum olarak görülebilir.
Bu nedenle Stendhal sendromunun tedavi edilmesi de beklenmiyor. Sendromu yaşayan kişilerin bulunduğu ortamdan uzaklaştırılması ve temel acil müdahalenin uygulanması yeterli oluyor.
0 yorum