Türkçeye sahtekârlık sendromu olarak çevrilebilen imposter sendromu başarılarınızı hak etmediğinize dair baskın bir duygu hissetmeniz olarak tanımlanıyor. Bu sendromu çoğunlukla gerçekten başarılı olan kişiler yaşıyor. İmposter sendromu yaşıyorsanız diğerleri başarılarınızı takdir etse bile göründüğünüz kadar zeki, yaratıcı ve yetenekli olmadığınıza inanıyorsunuz. Bu nedenle başarılarınızı şans ve doğru zaman gibi elinizde olmayan sebeplerle Devamı…
Şema terapi; bilişsel davranışçı terapiye, bağlanma ve nesne ilişkileri teorilerine, Gestalt ve deneyimsel terapilere ait unsurları bir araya getiren bütünleştirici bir terapi yaklaşımıdır. Şema terapiye göre çocukluğumuzdan itibaren hepimizin güvende hissetme, istikrar, bakım alma, kabul görme, özerklik, yeterlilik, kimliğini özgürce yaşama, kendini ifade edebilme, spontane olabilme ve gerçekçi sınırlar gibi ihtiyaçları Devamı…
Psikoseksüel gelişim, Freudyen yaklaşıma göre kişiliğin gelişimini ifade ediyor. Psikoseksüel gelişim, cinsel dürtünün doyurulmasıyla ilerliyor. Cinsel dürtü yalnızca cinsel faaliyetlerle değil haz içeren her türlü duyumla ilişkilendiriliyor. Cinsel dürtünün yarattığı enerjiye ise libido deniyor. Bebeklerin biyolojik olarak olgunlaşmasıyla beraber libido da yer değiştiriyor ve farklı beden bölgelerinde yoğunlaşıyor. Bebekliğin ilk dönemlerinde Devamı…
Kendimize yakıştıramadığımız davranışları başkasına atfetmemize psikolojik yansıtma (projeksiyon) deniyor. Yansıtma, benliğimizin savunma mekanizmaları arasında yer alıyor. Savunma mekanizmaları ve yansıtma ile ilgili içeriklerime göz atabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim. 416 kez okundu
Bir nesneyi görmediğimiz, işitmediğimiz, koklamadığımız ve ona dokunmadığımız halde o nesnenin var olduğunu bilmemize nesne devamlılığı deniyor. Bebekler yaşamın ilk aylarında nesne devamlılığı algısına sahip olmuyorlar ve bir nesne görüş alanlarından çıktığında o nesne yok olmuş gibi davranıyorlar. Örneğin; bebekler ona bakım veren kişi gözden kaybolduğunda duygusal tepkiler verebiliyorlar. Yakınlarınızdaki Devamı…
Öğrenilmiş çaresizlik, tekrarlanan zorluklarla karşısında koşulları değiştirecek gücümüzün olmadığına inanmamız olarak tanımlanıyor. Öğrenilmiş çaresizliği deneyimlediğimizde var olan olumsuz koşulları değiştirme olasılığımız olsa bile harekete geçmekten vazgeçerek kaderimizi kabul ediyoruz. Öğrenilmiş çaresizlik, psikolog olan Seligman ve Overmier‘in 1967 yılında hayvanlarla yaptığı çalışmada keşfediliyor. Çalışmada, köpekler bulundukları zemin üzerinden kaçamayacakları bir dizi Devamı…
Serbest çağrışım psikanalizde ve psikodinamik psikoterapi türlerinde kullanılan, aklınıza gelen düşünceleri sansürlemeden veya seçim yapmadan söze döktüğünüz bir süreç olarak tanımlanıyor. Düşünceleriniz ne kadar utanç verici, mantıksız ve alakasız olursa olsun serbest çağrışım ile bunları ifade etmeniz sağlanıyor. Böylece bastırılmış düşünceleriniz, duygularınız, travmatik deneyimleriniz ve rahatsız edici dürtüleriniz gibi bilinçdışı Devamı…
Sevdiklerimizin kaybından sonra sakin bir kabulden kriz tepkisine kadar değişen farklı yas tepkileri gösterebiliyoruz. Yas tutma süreci, tedavi edilmesi gereken bir hastalık veya bozukluk değil, doğal ve beklenen bir süreçtir. Yakınları vefat eden çocuklar da yetişkinler gibi yas süreci yaşasa da verdikleri stres tepkileri farklı olabiliyor. Bebeklik dönemindeki (0-2 yaş) Devamı…
Yaşanan afetler ve zorlu olaylar sonrasında çocuğunuz yaşına göre farklı tepkiler gösterebilir. Bunlar bedenin ve zihnin olağan dışı bir duruma verdiği normal tepkilerdir. Benzer afetlerden sonra her çocuk benzer tepkiler verebilir. Bebeklik dönemindeki (0-2 yaş) çocuğunuz aşağıdaki stres tepkilerini gösterebilir: Ağlama, huysuzluk, sakinleşememe ve gergin olma Anneye, babaya ve yakınlara Devamı…
Hayatımızın doğal akışını beklenmedik şekilde bozan travmatik yaşantılar yoğun stres yaratıyor. Travmatik yaşantılardan olan doğal afetler sonrasında da ortaya çıkan stres tepkilerini herkes yaşıyor ve bu tepkilerin normal olduğu biliniyor. Bu tepkiler doğal olarak zamanla azalıyor. Afet sonrasında hayata uyum sağlamak için yapabileceğiniz şeyler bulunuyor. Yalnız değilsiniz. Bu olaydan sizin Devamı…
Hayatta birçok zorlukla karşılaşıyoruz ve geriye baktığımızda zamanla hepsinin üstesinden gelebildiğimizi görüyoruz. Afetlerden sonra zaman geçtikçe: Olup biteni kabul etmeye başlıyoruz. Stres tepkilerinin şiddeti zamanla azalıyor. Günlük hayata ve rutinlerimize dönmeye başlıyoruz. Gelecekle ilgili planlar yapıyoruz. Karamsarlık, üzüntü, öfke, suçluluk gibi duygularımızda azalma oluyor. Yaşadığımız afet geçmişimizde üzülerek hatırladığımız bir Devamı…
Yaşanan afetler birçok travmatik belirti ortaya çıkarıyor. Bu belirtiler bilişsel, sosyal, bedensel ve davranışsal olabiliyor. Yapılan çalışmalar psikolojik ilk yardım (PİY) müdahalesinin bu belirtileri hafiflettiğini gösteriyor. Psikolojik ilk yardım afetzedeleri zorlamadan güvende hissetmelerini, diğerleriyle bağ kurmalarını, sakinleşebilmelerini, umutlu olmalarını, fiziksel ve sosyal desteğe erişebilmelerini hedefliyor. Psikolojik ilk yardım eğitimiz varsa Devamı…
Tutku yoğun, harekete geçiren ve aşırı bir his veya inanç olarak tanımlanıyor.¹ Bu tanım herkes için uygun gibi görünse de tutkunun nasıl hissettirdiği kişiden kişiye değişiyor. Yoğun ve aşırı hisler birçok bedensel tepkiye neden olduğu için tutku kimileri için rahatsız edici olabiliyor. Bazları ise tutkunun yaşamdan keyif almayı artırdığını ve Devamı…